İnsanlar hayatlarını devam ettirebilmek için ve en üstün yetkinliklere ulaşmak için tamamını yalnız temin etmesi mümkün olmayan birçok şeye muhtaç olarak yaratılmıştır . Bu sebeple insan başkalarının yardımına ihtiyaç duyar , kendi ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz . Dolayısıyla insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için topluluklar oluşturur ve bu topluluklar daha büyük ihtiyaçlar için bir araya gelir ve daha büyük toplulukları oluşturur .
Erdemli şehir , organları tam ve sağlıklı olan , bütün organları canlı varlığın hayatını sağlayıp korumak için birbirleriyle yardımlaşan bir bedene benzemektedir . Nitekim bedenin organları farklı yaratılışta olduğu gibi sahip oldukları güçler açısından da organlar arasında bir derecelenme söz konusudur . Bedende tek idareci organ olan Kalp ile kalbe yakın konumdaki organlar bulunmaktadır . Bu organlardan her birinin , idareci organın amacına uygun olarak kendi işlevlerini gerçekleştirmelerini sağlayan tabiî güçleri vardır . Bu organlar dışında ise , idareci organ ile alalarında herhangi bir aracı olmayan organların amaçlarına uygun olarak işlevlerini gerçekleştirdikleri güçleri vardır , ki bu organlar mertebe bakımından ikinci sıradadır . Diğer bazı organlar ise bu ikinci mertebedeki organların amaçlarına göre Hareket etmektedirler . Bu durum , organa hizmet eden , ancak idare edeceği hiçbir organ bulunmayan organlara kadar böyle devam eder .
Şehir de aynı beden gibi farklı yaratılışta ve yapıları bakımından aralarında bir derecelenmenin söz konusu olduğu bölümlere sahiptir . Şehirde bir insan idareci konumundadır ve bu idareciye yakın durumda başka insanlar bulunmaktadır , idareciye yakın konumdaki bu insanların her birinin , idarecinin amacına uygun olarak hareket etmelerini sağlayan bir yapısı ve yeteneği vardır . Bunlar ilk mertebedeki insanlardır . Bunların altında ise , bu bilinci mertebedeki insanların amaçlarına göre hareket eden ikinci mertebedeki insanlar; bunların aLtında da ikinci mertebedekilerin amaçlarına göre hareket eden başka insanlar bulunmaktadır .
Devletin bütün unsurları , başkalarının amaçlarına göre hareket eden , başkalarına hizmet edip , kendilerine hizmet eden hiç kimse bulunmayan insanlara kadar bu şekilde sıralanır . Bunlar en aşağı mertebedeki insanlardır; ancak bedenin organları gibi bu organlara ait güçleri sağlayan yapılar da tabiİdir . Halbuki şehrin unsurları tabİİ olsa da , bunların şehir için işlevlerini gerçekleştirmelerini sağlayan yapı ve kabiliyetleri tabiî değil , iradîdir Buna göre şehrin unsurları tabiî olarak , insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde şunu değil de bunu yapmalarını uygun kılacak farklı özelliklerde yaratılmışlardır . Ancak insanlar sadece sahip oldukları bu yaratılıştan gelen özellikler dolayısıyla değil , sanatlar ve benzeri beceriler gibi iradî kabiliyetlerle elde edilebilen şeyler sayesinde de şehrin bir unsuru durumundadırlar . Bedendeki organların sahip oldukları tabiî güçlerin şehrin unsurlarındaki karşılığı , iradi kabiliyet ve yapılardır .
Erdemli şehrin yöneticisinin sıradan bir insan olması mümkün değildir; çünkü yöneticilik şu iki şeyden birisiyle gerçekleşir:
- Kişinin yaratılışı ve yapısı bakımından yöneticiliğe hazırlanmış olması;
- İradî yapı ve kabiliyet , ki bu da tabiat olarak yöneticiliğe yatkın olarak yaratılmış bir kimse için söz konusudur .
İdareci organı yönetecek başka bir organın bulunması nasıl mümkün değilse , ilk yöneticinin ait olduğu cinste , onu yönetecek başka birisinin bulunması da o derecede imkânsızdır . Aslında bu , genel olarak bütün yöneticiler için geçerlidir . Erdemli şehrin ilk yöneticisinin sanatının , asla başka sanatlara hizmet etmeyen ve başka sanatlar tarafından yönetilmeyen bir Sanat olması gerekmektedir . Aksine ilk yöneticinin sanatı , tüm sanatların onun amacım gerçekleştirmek için hareket ettiği ve erdemli şehrin bütün fiillerinin kendisine yöneldiği bir sanat olmalıdır . Bu durumda söz konusu insan , başka bir insanın yönetimi altına asla giremez . İnsanı insan yapan ilk mertebe , insanın bilfiil akıl haline gelmesini sağlayacak tabii yapının oluşmasıdır . Bu bütün insanlarda ortaktır . Bununla faal akıl arasında şu iki aşama bulunmaktadır: Edilgin aklın bilfiil akıl , kazanılmış akıl haline gelmesi . İlk aşamasına ait bu noktaya ulaşan insan ile faal akıl arasında da iki aşama bulunmaktadır . Yetkin edilgin akıl ve tabiî yapı , Madde ve suretin bir araya gelmesiyle oluşan şeyin tek bir şey olması gibi bir şey halinde kabul edilecek olursa ve bu insan , bilfiil hale gelmiş edilgin akılla olan insanlık sureti olarak değerlendirilirse onunla faal akıl arasında sadece bir aşama kalır . Tabiî yapı , bilfiil akla dönüşmüş edilgin aklın , edilgin akıl kazanılmış aklın , müstefâd ( kazanılmış ) akıl da faal aklın maddesi olarak ele alınıp hepsi birden tek bir şeymiş gibi değerlendirildiğinde bu insan , faal aklın kendisiyle özdeşleştiği insan olur . Bu durum , öncelikle akıl gücünün her iki kısmında yani teorik ve pratik kısımlarında , ardından da muhayyile gücünde gerçekleştiği takdirde bu insan , artık kendisine vahyolunan bir insandır . Sânı yüce Allah ona faal akıl vasıtasıyla vahyeder . Yüce Allah”ın faal akla feyz ettiği şeyleri , faal akıl o insanın müstefâd aklı aracılığıyla önce edilgin aklına sonra da muhayyile gücüne feyzeder . Faal aklın edilgin aklıma feyzettiği şeyler sayesinde o insan tam manasıyla bir bilge , filozof ve akıl sahibi; faal akim muhayyile gücüne feyzettiği şeyler sayesinde ise ilâhî âlemi akleden varlığıyla , gelecekte olacakları bildiren/uyaran bir nebi , tikel varlıkların o andaki durumları hakkında bilgi veren bir haberci haline gelir . İşte bu insan , insanlığın en üstün mertebesinde ve mutluluğun en yüksek derecesindedir . Onun nefsi , yuka-rıda belirttiğimiz gibi , faal akılla tam anlamıyla birleşmiştir . Bu insan , mutluluğa götürmesi mümkün olan her fiilden haberdardır . İşte bu , yöneticiliğin ilk şartıdır . Ayrıca bu yöneticinin tüm bildiklerini , karşısındakinin hayal gücünde en iyi şekilde canlandırabileceği bir dil ye-teneğine; bunun yanında insanları mutluluğa ve mutluluğa ulaştıracak fiillere en iyi şekilde yönlendirme yeteneğine sahip olması gerekmektedir . Bütün bunlara ilaveten bu yönetici , dünya işleriyle ilgilenmesini sağlayacak sağlıklı bir bedene de sahip olmalıdır . Bu kişi , başka birisinin kendisini yönetmesi söz konusu bile olmayan yöneticidir . O , erdemli şehrin önderi ve ilk yöneticisidir . O , erdemli milletin ve yeryüzündeki tüm Bayındır coğrafyanın yöneticisidir . Bu düzeye doğal olarak , ancak kendisinde doğuştan getirdiği on iki özellik bulunan kimse ulaşabilir ; kısaca bu on iki özelliğe değinelim . Organlarının tam olması gerekmektedir . Kendisine söylenen her şeyi tabii olarak iyice anlayıp kavrayabilmelidir . Anladığı , gördüğü , duyduğu ve idrâk ettiği şeyi hafızasında iyice tutmalıdır . Çok uyanık ve zeki olmalıdır . En ufak bir işaret gördüğünde bile , bu işaretin ne anlama geldiğinin derhal farkına varmalıdır . zihninden geçenleri tüm açıklığıyla ortaya koyabilecek derecede güzel konuşmalıdır . Öğrenmeyi ve öğretmeyi sevmeli , buna kendini verip kolayca kabul etmelidir . Yeme , içme ve cinsî ilişkiye düşkün olmamalı . Doğruluğu ve doğrulan sevmeli , yalandan ve yalancılardan nefret etmelidir . Izzet-i Nefis ( nefsine hakim ) sahibi ve cömertliği seven birisi olmalıdır . Dünyevî şeyleri basit görmelidir . Tabiatı gereği adaleti ve âdil kimseleri sevmeli , haksızlıktan , zulümden ve bunları işleyenlerden nefret etmelidir . Yapılması gerektiğini düşündüğü şey konusunda azimli ve kararlı davranmalı , korkmadan ve gevşeklik göstermeden cesur bir şekilde onu gerçekleştirmelidir . Bütün bu özelliklerin tek bir insanda bulunması zordur . Dolayısıyla insanlar arasında doğuştan bu özelliklere sahip sadece bir insan bulunabilir . Eğer erdemli şehirde böyle bir kimse bulunur ve büyüdükten sonra yukarıda belirtilen şartlardan ilk altısı veya muhayyile gücü açısından bir denginin olması durumunda bu şartlardan ilk beşi kendisinde gerçekleşirse , yönetici o kişi olur .
Erdemli şehrin zıtları şunlardır: Cehalet şehri , fâsık ( Allah’ın emrinden çıkan kimseler ) şehir , değişikliğe uğramış şehir ve sapkın şehir . Bu şehirlerdeki insanların karşılaştıkları olumsuzluklar erdemli şehirde bulunmamaktadır .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder